Her gün kendimize dair yeni bir şey daha öğreniyoruz.
Kendimizi tanıdıkça ne kadar az tanışık olduğumuzu farkediyoruz.
Farkındalığımız arttıkça ruhumuzun sesine daha iyi kulak veriyoruz.
Dertlerimizden haberdar oluyoruz…
Çare arıyoruz…

Zaman zaman çaresiz savruluyoruz…

Size yer açıyoruz.
Çünkü konuşacak çok şey var…

Kim Psikoloji çocuk, ergen, yetişkin, aile, çift

tüm yaş gruplarında
çeşitli ruh sağlığı sorunlarına
farklı ihtisas alanlarındaki uzman kadrosu
doğru terapi teknikleriyle

sesinize ses veriyor.

KiM Psikoloji

Masaldan İş Merkezi,
Kısıklı Mah. Alemdağ Cad.
No: 60, A Blok, Kat 1, D: 5-6.
Çamlıca Üsküdar/İstanbul
0216 428 7 546
0216 428 P KİM
0533 246 61 34
[email protected]
http://www.kimpsikoloji.com

Ayrıntılar için lütfen
PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK
sekmesini inceleyiniz.

BAŞVURU İÇİN TIKLAYINIZ

PSİKOTERAPİ NEDİR?

Psikoterapiye kimler gitmeli?

Psikoterapiye herkes gidebilir. Burada amaç, bir hastalığın tedavi edilmesi de olabilir, basit bir sorunun çözümü de olabilir.

Analitik psikoterapinin farkı nedir?

Özellikle analitik yöntemlerle çalışan terapist için amaç derinlemesine ve temel ruhsal dinamiklerin ortaya çıkarılabileceği bir çalışma yapmaktır.

Terapide süre ne kadardır?

Böyle bir çalışmanın aylarca sürebileceğini terapiye gelen kişi bilmelidir.

Ama terapinin uzun süre devam etmesi bir zorunluluk değildir.

“İyileşme ” ne kadar zamanda olur?

Genellikle ilk on-yirmi seans içinde belirgin bir iyileşme gözlenmektedir (semptomatik).

Ama bu kadar kısa bir sürede terapist henüz kendi gözlediği ve yaşadığı dinamiklerin bir kısmının terapi ilişkisinde ortaya çıkmasını sağlayabilir. Bu süre içinde ne hasta, ne de terapist sorunları daha derinlemesine bir ele alış pozisyonuna girememişlerdir. Gerçek anlamda bir iyileşmeden söz etmek için terapi alan kişinin terapistle işbirliği içinde kendi dinamikleri üzerinde aylarca çalışması gerekmektedir. Bu süre bence uzun bir süre değildir, çünkü kişiye yıllarca ve belki hayatı boyunca taşıyacağı çatışmalı , gerilim sağlayan bir düzeneği sonlandıracak , kişinin kendi içinde çatışma için harcadığı bu enerjiyi kendisinin ve sosyal çevresinin yararı için bağımsız hale getirecek bir olanak sağlamaktadır.

Psikolog ne demek, psikiyatrist ne demek?

Psikolog liseden sonra psikoloji bölümünde okumuş kişiye denir. Ama terapi yapabilmesi için klinik psikoloji eğitimi alması gerekmektedir. Ayrıca hasta tedavisi ile ilgili bir stajı bitirmiş olması da gerekir.

Psikiyatrist ise liseden sonra tıp fakültesini bitirip, daha sonra asistan olarak bir psikiyatri servisinde çalışan ve buradan uzmanlığını almış kişidir.

Psikoterapiyi kimler uygular?

Analitik terapi konusunda eğitim almış psikologlar veya psikiyatristler psikoterapi uygulayabilirler.

İyi eğitim almış, klinik tecrübesi olan bir psikolog analitik terapiyi uygulayabilir.

Veya iyi eğitim almış bir psikiyatrist analitik terapiyi uygulayabilir.

Fakat; psikiyatri hastalıklarla uğraşır, dolayısıyla ruhsal bir hastalığın tedavisi psikoterapi olmayabilir. Veya psikoterapi sınırlı bir alanda düşünülebilir.

Basit bir ilaç tedavisi hızlı bir iyileşmeyi sağlayabilir.

Benim karşılaştığım bazı vakalarda, insanlar direkt (birinci basamak tedavisi almak için ) psikologa gitme eğiliminde oluyorlar.

İlk görüşmenin psikiyatristle yapılması ve eğer tıbbi veya ilaçla müdahale edilebilecek ruhsal bir rahatsızlığı yoksa, psikolog tarafından takip edilmeleri hata yapılma riskini azaltacaktır.

Terapide nasıl bir ilişki kuruluyor?

Terapi ilişkisi çok zengin bir ilişkidir. İçinde arkaik büyücü- şaman ruhunu da taşır, ama içinde modern bilim dünyasının elemanları da vardır. Hasta kendi sorununu hem yaşar hem de ondan uzaklaşarak ona dışarıdan terapistle birlikte bir gözlemeci olarak bakar. Terapist hastasına hem dışarıdan bakar, hem de onunla empatik bir ilişki kurmaya çalışır. Bazen terapiye gelen insanlar, terapisti yakın dostları ile kıyaslarlar. Onlara da pek çok şeyi anlatmaktadırlar. O zaman neden bu iş için üstüne para verip terapiste gelsinler ki ?

Terapiyi insanın yakınları ile dertleşmesinden ayıran özellikler nelerdir?

Terapi bir çok bakımdan yakın ilişkilerin özelliklerini taşır. Ama temel motivasyonunun sorun çözmeye yönelik olması, bunun için bir tekniği ve bir teorisi olması, tıp felsefe psikoloji gibi bir çok disiplini bu amaç için kullanması, yapılandırılmış bir ilişki olduğu için yanlış anlaşılma olasılığının göreceli olarak az olması terapi ilişkisini diğer ilişkilerden ayırır.

Bir seansın süresi ne kadardır? Başka kurallar var mı?

Bir seansın süresi 45 veya 50 dakika kadardır. Bu süre içinde terapist bir şey yiyip içmez. Telefonlara cevap vermez. Operasyonel ve dikkatli bir pozisyonda hastasını dinler. Aynı kısıtlamalar hasta için de geçerlidir. Burada amaç; çalışmanın disiplinini sağlamak, ruhsal çatışmaları çözmek için operasyonel –çözümleyici olabilecek bir düzlemde kalmaktır. Sorunları anlatarak çözmek gibi olumlu bir tutumun yerine, sorunları eyleme geçerek doyum sağlayarak arttıracak durumları azaltmaktır.

Terapist bana ne yapacağımı mı söyleyecek?

Hayır terapist çoğu zaman ne yapacağınızı söylemez. Analitik terapi açısından bakıldığında bir kişiye ne yapacağını söylemek ona yol göstermeye çalışmak doğru bir tutum değildir. Terapiye gelen kişinin kararını kolaylaştırıcı araştırma ve tartışmaya terapist hazırdır. Ama kararı kişinin vermesi gerekir.

Fakat, davranışçı terapi analitik terapiden farklıdır. Burada terapist size ödevler verir ve ne yapacağınızı söyler.

Davranışçı terapi ne demek?

Bu teknikte terapi süresi kısadır. Sadece belirtilere (semptom) yönelik çalışılır. Örneğin; sizin köpek korkunuz varsa, hasta ve terapist birlikte oluşturdukları ödevlerle bu korkunun üzerine gitmeye çalışır. Bu terapinin nihai varacağı nokta köpekten kaçmayacağınızı ona dokunabileceğiniz… vs bir durumdur.

Aslında davranışçı terapi de bile kararlar birlikte alınır.

“Terapistin hastaya ne yapacağını söylemesinin”, kişinin bir zamanlar anne ve babasının sorunlarını çözmesi için ona ne yapmasını söyledikleri durumdan kaynaklanan fantastik bir düşünce biçimi olduğunu sanıyorum.

Terapistim yalnızca beni dinliyor ?

Burada da kişi bir doyurulma (oral) ihtiyacını anlatmaktadır. Terapi alan kişide terapist de karmaşık entegre devrelerin –yolların, ilişkilerin olduğu insan ruhunda çalışırken sabırlı olmak zorundadırlar.

Analitik terapinin varacağı son nokta nedir?

Analitik terapi bütün bilimsel disiplinler gibi kolay anlaşılması için karikatürize edilmiştir. Bezen psikiyatristler ve psikologların bazıları bile bu terapiyi bir karikatür gibi görüp eleştirirler.

‘Ben aslında anneme aşıkmışım…’

‘Ben aslında babamı öldürmek istiyorum…’

Belki bu sonuçlar terapinin konusu olabilir ama bu düşüncelere varıncaya kadar geçilen aşama bu düşüncelerin kendisinden daha önemlidir. Aslında benim şahsi kanaatim, terapinin varılan sonuç yargılarından çok, ruhsal mekanizmanın nasıl işlediğini anlamaya çalışan ona varış şekli daha önemlidir.

Ruh hastalıkları nasıl oluşuyor?

Ruhsal hastalıklar iki düzeyden kaynaklanarak oluşur. Bir bedensel (organik) parçası vardır, bir de psişik (ruhsal) parçası. Çok özel durumlar haricinde bu ikisini bir arada düşünmek gerekir.

Eğer sinir hücreleri aşırı hassas bir duruma gelirse, bundan ruhsal duruma bağlı olarak A kişisinde bu bir hastalık olarak ortaya çıkabilir. B kişisinde bu yalnızca bir hoşnutsuzluk olarak ortaya çıkabilir.

Bedensel düzeyde hormonlar, genetik yapı , alkol, esrar…. vs maddeler, zehirler, yaşlanma, kazalar…. vs hastalık oluşturur.

Psişik düzeyde ise ruhsal hastalıkların çoğunu romatizmal hastalıklara benzetebiliriz. Romatizmal hastalıklarda temel prensip vücudu savunan savunma (immün) sistemin yanlışlıkla düşmanlara (mikrop, hatalı hücre vs) değil de vücudun kendine saldırmasıdır.

Ruhsal mekanizmanın da önemli bir kısmı savunma sistemidir. Buradaki savunma mekanizmaları insanın kendi ruhuna saldırmaya başlarsa romatizmal hastalıklar gibi ruh hastalıkları ortaya çıkmaktadır.

Dr.Kubilay Boğoçlu